Small Talk 2.0
- Melodi Simson
- 10 Tem 2017
- 3 dakikada okunur
Kendinizde en nefret ettiğiniz özelliğiniz nedir, bunu hiç düşündünüz mü?
Bende tonlarca var. Ama bu sıralar hayatımı en çok etkilediğini düşündüğüm sevmediğim özelliğim, üşengeçliğim.

Hani iki seksen uzanmışsınızdır, az önce en sevdiğiniz dizi bitmiştir ve yerine saçma sapan bir magazin programı başlar. Ama kumanda çok uzaktadır ve kalkmaya üşendiğiniz için o programı 1 buçuk saat boyunca izleyip; Murat Boz’un Aslı Enver’le olan ilişkisinde yaşadığı pürüzleri, İvana Sert’in set kavgalarını ve daha tonlarca gereksiz bilgiyi beyniniz çoktan depo edivermiştir bile...
Bahsettiğim üşengeçlik sadece bundan ibaret olsa, canıma minnet! Ben üşengeçlikte boyut atladım. Hazırlıklı olduğumdan fazla efor sarf ettireceğini hissettiğim her şeye karşı önyargılıyım artık.
Üşengeçliğimin hayatımda kendini kanırtırcasına belli ettiği bir bölümü de, yeni insanlarla tanışma hususu. Evet, tanışmaya bile üşeniyorum artık. Sosyalleşmeye üşeniyorum. Durumun ne kadar vahim olduğunu sindirebilmeniz için bir kaç saniye veriyorum size...
Yeni biriyle tanışırken ilk sorulan sorular beni o kadar sıkıyor ki, gözlerim açık uyuyabildiğimi keşfettim yakın zamanda. Bu ‘’small talk’’ dedikleri şey; basit sorular, havadan sudan konuşmak, dünya üzerindeki en tekdüze şey. Etrafımızdaki her şeye güncelleme geliyor ama Small Talk 1.0’da takılıp kaldık nedense.
‘’Ne iş yapıyorsun?’’ ‘’Nerde oturuyorsun?’’ Bu sorular karşımdakini gerçekten tanımamda ne kadar işime yarayacak ki? Daha yeni tanıştığım birinin nerede oturduğu beni neden ilgilendirsin? (farklı planlarınız varsa bilemem, no judgement.)
Halbuki birazcık daha enteresan sorularla açılsa muhabbet; kaçacak delik aramaktansa, kallavi bir rakı masası aramaya koyuluruz belki de. Kim bilir.
Etrafınızdakileri baymayın, kendiniz de bayılmayın diye small talk için küçük bir alternatif sorular listesi derledim. Bir kere de ‘’Nerelisin?’’ veya ‘’Ne iş yapıyorsun?’’ yerine şu aşağıdaki sorularla muhabbet açmayı deneyin, farkı göreceksiniz. 100% Garantili.
Karşınızda Small Talk 2.0 (patent pending...):
1-) En sevdiğin kitap nedir? (‘’Okumayı sevmiyorum’’ tarzında bir cevap aldığınız takdirde tabana kuvvet koşarak uzaklaşmaya başlayabilirsiniz o kişiden. Boş sorularla zaman kaybedeceğinize, size rahat bir 10 dakika kazandırmış oldum.)
2-) En son hangi filmi/diziyi izledin? (bkz: Yukarıdaki Parantez)
3-) Astronot olmak ister miydin? (Konuştuğunuz kişinin asıl mesleği de buysa, BONUS Points! Şimdi size ilginç uzay maceralarını anlatabilir. Popcornları hazırlayın.)
4-) Issız bir adaya düşsen yanına alacağın 3 şey. (Bağırmayın, tamam. Biliyorum biraz klişe ama bir insan hakkında çok şey söylüyor bence bu soru. ‘Nerede oturuyorsun?’dan daha yapıcı en azından(!)
5-) Hayatında seni en çok etkileyen olay neydi? (Bu soruyu sohbeti açmak için kullandığınız takdirde çeşitli tepkilerle karşılaşmanız kuvvetle muhtemel. Şayet, bönbön bakışlara ve 30 saniyeyi aşan garip bir sessizliğe maruz kaldığınızı hissederseniz bu soruyu daha sonraya da erteleyebilirsiniz.)
6-) Ölü ya da diri, yerli veya yabancı tarihten, popüler kültürden, ünlü herhangi bir figürle yemeğe çıkma hakkınız var. Bu kişi kim olurdu? (Bir klişe soru daha, biliyorum. Ama bu soru kişinin kimi idealleştirdiği, ne tür biri olmak istediği, hangi özelliklere değer verdiği gibi bir sürü noktayı dışavurmasında yardımcı olabilir. Bence enteresan bir konu.)
7-) Büyük bir hayalin/hayallerin var mı? (Bu aldatmacalı bir soru. Kanımca, herkesin bir hayali vardır. Büyük/küçük, imkanlı/imkansız, somut/soyut hiç farketmez. Hayaller, bir insanın görünenden daha fazlasına sahip olduğunun belirtisidir benim için. Buzdağının görünmeyen kısmıdır hayaller... Çok aşırı idealist, ele avuca sığmayan türden hayaller duymayı da beklemeyin her zaman. Hayalin küçüğü büyüğü olmaz. Insanın ruhunu beslesin yeter...)
8-) 5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun, planların nedir? (Tabi ki de şaka yaptım. Mülakatta olmadığınız sürece, bu samimiyetten ırak soruyu kimseye yöneltmeyin bence. Bunun yerine bkz: Soru 7. Bir kimsenin geleceğe dair planları olmayabilir ama bir hayali mutlaka vardır.)
9-) Kendinde en sevmediğin huy nedir? (Kimse mükemmel değildir. Kusurlu olduğunun bilincinde olup, bunu özgüvenle kabullenen insan değerlidir benim gözümde. Kendinizden nefret edin, demiyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın. Yenilmez olmadığının farkında olup, zaaflarını kabullenmiş insana sonsuz saygım var sadece. O kadar.)
10- ) Hepsini boşverin, içinizden nasıl geliyorsa öyle davranın. :)
Yorumlar